10 Mart 2010 Çarşamba

FAHİR(Fakir) PLAY

    Bazen yapılan maçın ne yorumu yapılıyor ne taktiği. "Bu maçın taktiği olmaz" lafı geldi aklıma. Bu laf Ali Şen tarafından yıllar önce 4-3 lük gs-fb maçının devre arasında yapılmıştı. Aramıza pek çok genç arkadaş katıldı son zamanlarda. Belki bilmeyenler olabilir. İlk devre gs 3-0 önde.Takımlar soyunma odasına giriyor. Fb teknik direktörü Veselinoviç takıma tahtada bazı taktikler verirken, içeri başkan Ali Şen dalar ve "Veyseel, Veyseel bu maçın taktiği olmaz" sözünü zikrederek literatüre kazandırır. Sonuçta maç 4-3 fb nin galibiyetiyle bitmişti. 7 gol de aynı kaleye olmuştu. Bu maçtaki bir diğer efsanede şöyledir.İlk devre maç 3-0 olmuş. Gs kalesinin arkasındaki foto muhabirleri gitmemekte ısrarlıdırlar. Gs kalecisi Simoviç arkasındaki foto muhabirlerine dönerek "Size burada ekmek yok" demiştir.İkinci devre başlamış ve maç 4-3 sonuçlanınca da Simoviç'in arkasındaki foto muhabirlerinden biri aynen şöyle demiştir Simoviç'e "Burada ekmek değil fırın var fırın Simo".

    Fair Play hakkında da birkaç laf etmek isterim. Fair-play kavramı, her ne kadar tam tarihini ve isimleri hatırlamasam da aşağıdaki olay ile gündeme oturmuştur: Olimpiyatlar'da maraton koşusunda, 1. ve 2. sıradaki koşucular, diğerleri ile ciddi bir fark açmış ve yarışın son 100 metresine girmişlerdir. son metrelerde 2. sıradaki yarışçı yorgunluga yenik duser ve yere yigilir. bunu farkeden 1. atlet durur, geri doner, arkadasini yerden kaldirir ve omzuna girer ve kolkola finishi gecerler.

    Fair Play ruhu ara ara hatırlanan bir olgu değildir. İşine geldiği zaman fair play, işine gelmediği zaman kafana göre takıl. Genelde faule maruz kalan oyuncular ayağına hakim ve top tutabilen oyuncular oluyor. Faulu yapanın sözü de "eee o kadar ayağında top tutarsan olacağı bu" şeklinde oluyor. Sanki adam topu iyi kullanıyor, adam eksiltiyor diye suçlu. Adama faul yapılmış yerde, binbir zahmetle belki faul deniyor. Yerdeki kişiye sen nasılsın diyen yok. Hele, "arkadaşım buyur uzattım ben elimi sana yerden kalkmana yardımcı olayım" diyen nadir. Bir de faul yapanın şöyle bir klişesi oluyor "kasıt yok". Tamam kardeş kasıt yok da faul var yani. Uzanan bir el veya bir jest.Nerdee. Bu işi ekmek parası için yapanlar bile genellikle böyle davranmıyor.
    Geçen akşamki pozisyon için yorumum  şöyle. Başkan zaten teke tek kalmış, çok büyük bir avantaja sahip. Bu avantajını yapılan faulle kaybetti. Sonra neden beklesin ki atışı yapmak için. "Buyur kardeşim gel sen benim önümü kapat" diyecek hali yok. Defans topun önüne geçseydi. Yine yardımını yapsaydı. Hem avantajını kaybedeceksin hem de bekleyeceksin. "Buyurun defansa geçmenizi bekliyorum" jestini faul yapan tarafa yapacaksın. Boş kale ne yapsın başka.Orada Metin'den başka 2 kişi vardı.Kaleci ve defans olmak üzere.Hadi biri yardım ediyordu fahir play adına. Diğeri ne yapıyordu. El insaf!
    Bir de Maçın en iyi adamını belirleme veya iyi oynayanları belirleme kriterleri de gün geçtikçe erozyona uğrar oldu. Adam oynamış maçı almış neredeyse tek başına, şöyle bir yorum yapılıyor "Ortalamasının altında oynadı". Adam ortalamasının altında bile sahanın en iyi oyuncusu zaten. İki pas versin isabetli, 2 şut çeksin uzaktan yetiyor. Her maç müthiş oynayacak hali yok. kimse robot değil. Onun için ben sahanın en iyisi olan Metin'i tebrik ederim.
    Mücahit de iyi oynadı bence. Paslaşacağı adamları bulunca o da iyi oynadı. Adam ayağında top tutma meraklısı değil.
    Maç yanılmıyorsam 10-9 falan bitti. Aslında olması gereken skor 6-5. Kaleciler çok hatalı goller yediler. Sonuçta kimse kaleci değil. Oluyor bu tip şeyler. Toplamda 10-11 golle bitecekti maç.Mücadele seviyesinin yüksek olduğuna bir işaret olabilir bu aslında.

Top yuvarlaktır ve maç 60 dakika sürer, gerisi teorilerden ibarettir.

Görüşmek dileğiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder